
AVRUPA
59 yazı
Danimarka, sarı bisikletli postacıların, küçücük antik dükkânlar ile erotik ve seks dükkânlarının, sarı saçlı ve yeşil-mavi gözlülerin, lego tasarımlarının, çan kulelerinin, ince dilimlenmiş siyah ekmek üzerine sürülmüş tütünbalığı filetosunun, ünlü fizik bilgini Niels Bohr’un, düş ve çocuk dünyasının önemli ismi yazar ve gezgin Andersen’in ülkesidir.
Erken yaşlarda kendi güvenli alanımın dışına çıkıp farklı coğrafyaları keşfetmeye başlamak kendimi inşa sürecindeki ilk adımları atmamı sağladı. Gittiğim farklı topraklarda en çok üzerinde durduğum konu, coğrafyanın doğası ile iletişim sonucunda ortaya çıkan inanç ve gelenekler oldu.
u güne kadar 33 ülke, 100’den fazla şehir gezdim. Her birinin tadı farklı, hatıraları değişiktir aklımda. Ancak içlerinde bir iki tanesi var ki, kalbimdeki yerleri bambaşkadır. Belki de oralara daha sık gittiğim, sokaklarını, meydanlarını, Metrosunu daha iyi tanıdığım, lisanına yabancı olmadığım içindir. Bunlardan biri: PARİS’tir.
Uçağın lastiklerinin bir homurtu ile yerinden çıktığını duyunca, yeni bir coğrafyaya yaklaşmanın heyecanı beni sardı. Gerçi Sicilya’yı bundan 15 yıl öncesinin kısa zamanda fazla yer görme hırsı ile şöyle bir görmüştüm; ama, uzun zamandır Akdeniz’in bu sıcak kanlı adasına tekrar gelmem gerektiğinin bilincindeydim.
Yazar Ivan Andiç, müzisyen Goran Bregoviç ve rejisör Emin Kostakayı bağrından çıkarmış olan Bosna – Hersek iki ülke ve iki din arasında sıkışıp kalmış. Katolik Hırvatlar ile Ortodoks Sırplar arasına ! Bu üç halk Osmanlı ve Hırvat kökenli Tito döneminde iç içe huzur içinde yaşarken kendilerini birden acımasız bir savaşın içinde buldular.
Kore, bütün tarihi boyunca Çinliler, Japonlar ve Moğollarla savaşmış durmuş. Çinliler Kore Yarımadası’nı M.Ö. 108 yılında işgal etmiş. Daha sonraki yıllarda birkaç kez Moğol istilâsı yaşamışlar. XIX. yüzyıl sonlarında Japonlar bu yeşil ülkeye girmişler. Özellikle 1904-1905 Rus-Japon savaşından sonra kuvvetlenen Japon İmparatorluğu, 1910 yılında Kore’yi resmen kendi topraklarına katar.
Afrika kıtasının 54 ülkesi var. Hepsine gitmiştim ama Ekvator Ginesi’nin başkentinin bulunduğu Bioko Adasına ayak basmamıştım. Bioko Adası sadece 70 kilometre uzunluğunda. İkibin kilometre kare ve Kamerun kıyılarına sadece 32 kilometre uzaklıkta ! Malabo’ya THY uçmadığı için Addis Ababa aktarmalı Etiyopya havayollarından bilet alıyorum. Diğer bir alternatif ise Fas Havayolları. Etiyopya Havayolları Afrika’nın en geniş […]
Yıllarca “Balkan’ların Paris’i” olarak bilinen başkent Bükreş, Avrupa’nın, mimarı dokuya özen gösterilen güzel kentlerinden biri. Bahçe içinde malikaneler, taş yapılar, dar sokaklar göller, nehirler ve ağaçlar kaplı her tarafı tarih kokan kentin dış mahalleleri de kendilerini yenilemek için büyük bir çaba içinde. Bükreş’in ünlü binalarından Opera Binası, gece ve gündüz ziyaretçileri hâlâ kendine çekmekte.
Diwali Bayramı yeni bitmişti. Geceler boyunca, kandiller, adak mumları, çatapatlar, çalgılar, şenlikler arasında gelmiştik. Yol boyundaki çayhanelerin, seyyar satıcıların, dükkanların, irili ufaklı tapınakların önünde şimdi bolca kandil kırıkları, eriyip akmış, sağa sola bulaşmış parafinler, çatapatlardan, füzelerden, kız kaçıranlardan arta kalmış barut yanıkları vardı. Üçüncü gecedir yoldaydık. Köylerden geçerken Diwali eğlencelerine doyamamış haylazlar, tüketemedikleri atomlarını bizim […]